24 Eylül, 2010

Erkekler centilmenleşti mi ne?



Ben her zaman için erkekler öküz geldi, öküz gidecek düşüncesine inanmışımdır. Hani doğada yaşayan bir aslanı ne kadar evcilleştirirsen evcilleştir, eninde sonunda yırtıcılığını gösterir ya, o mantık. Bir erkek ilk tanıştığında ne kadar kibarsa, zamanla doğru orantılı olarak kabalaşır, tabiri caizse öküzleşir.

Böyle erkekleri çok tanıyormuş gibi davrandığıma bakmayın. Belki inanmayacaksınız ama sadece 1 sevgilim oldu. Hayır, tipsiz değilim. Sadece eğer birini gerçekten çok sevmiyorsan onunla sevgili olmamak gerektiğine inanıyorum. Birini sevmeden sevişmenin, öpüşmenin hiçbir mantığı yok bana göre.

Bizim ilişkimiz baya öncelere dayandığı için ayrıntıları hatırlamıyorum. Çünkü o zaman çocuktum :D. Ancak sevgili olduktan sonra, ilk haftalar çok güzeldi. Sonuçta ben onu, o da beni seviyordu. Sonra zamanla içinde sakladığı öküzü dışarı çıkarmaya başladı. Kabalaştı, umursamadı, dinlemedi beni. Halbuki daha çok yeniydi ilişkimiz 2 ay olmuştu. Bilemiyorum, herhalde ilişkimizi çoktan tüketmiştik. Kavgalar başladı. Artık evrimini tamamlamıştı. Öküzdü o artık. Çok seviyordum onu. Ama olmuyordu işte, olamıyordu. Gülmüştüm bunları düşününce kendime. Ne çok dalga geçerdim böyle "Çok seviyorum ama yürümüyor ilişkimiz" diyenlere. Şimdi ben o durumdaydım. Klişelerden uzak, çok içten bir ayrılma konuşması oluşturdum. Evde pratiklerini yaparken bile gözlerim doluyordu. Dayanamadım daha fazla pratik yapmaya. Düşüncükte çocukluğumuz geliyordu aklıma, gençliğimiz. Ne çok sevmiştik birbirimizi. İçten içe gizlice. Gözlerimizi kaçıra kaçıra . İkimiz de biliyorduk birbirimizi sevdiğimizi, ama bir türlü söyleyemiyorduk. Sonunda söyledi de ne oldu... Keşke gizli gizli devam etseydi ilişkimiz. Belki bu duruma düşmezdik. Sonunda okulda buluştuk. Sakin sakin anlattım ona ne hissettiğimi. Ama konuşmanın dışına çıkmıştım. Konuşmam umrumda bile değildi, sadece hislerimi söylüyordum. Beni ne çok kırdığını, artık dayanamayacağımı. Sevdiğim adamın gözlerimin önünde eriyip gitmesine dayanamadığımı, her şeyi anlattım. Ben anlattıkça o sustu. Sanki yeni yeni farkına varıyordu neler olduğunu. Eğdi başını, dinledi usul usul. Sonra sustum. Başını kaldırdı, gözleriyle anlatıyordu her şeyi. "gitme" diyordu gözleri, "gitme, seviyorum seni". Gözleri doldu, dayanamadım gözlerimden nehir akıyordu sanki. Ağlıyordum artık, yılların anısına ağlıyordum. O da zor tutuyordu kendini, Sarıldık, gözyaşlarını hissettim omzumda, sanki hiç ayrılmak istemiyorduk, son kez içime çektim kokusunu, sıkı sıkı sarıldım ona. Fısıldadım kulağına "hoşçakal". Gittim oradan. Arkama bakamadım bile, çünkü biliyordum onu o halde görürsem bırakamayacağımı.

İşte böyle bitti ilk ve tek ilişkim. Bu kadar sevdiğim kişi bile öküz çıktı. Ondan sonra kimle karşılaştıysam kibarlıktan nasibini almamışlardı. Sandalyeni çekmez, kapını açmaz, önden yürür, yere bir şeyin düşse kılını kıpırdatmaz.

Ama bugün okuldan bir çocukla az daha çarpışıyorduk, geri çekildi yol verdi. Gülümsedim, o da güldü.

Birde sınıfta kalemim düşü yere, ayağımın dibine, uzansam tutacağım o  kadar yakın. Tam uzanırken yanımdaki çocuk hemen kaptı ve bana verdi. Teşekkür ettim tabii.

Bu kalem verme işi dershanede de geldi başıma.

Yani gözlemlerime göre erkekler centilmenleştiler. Aferin, böyle devam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder