Sevgiye açım blok...
Aşk da değil, sevgiye, sevmeye ve sevilmeye açım. Son günlerde daha bir yalnız hisseder oldum kendimi.
Her yatağa uzanışımda yanıma bakıyorum, yok kimse. Yorganı çekiyorum sonuna kadar. Bir bedene sarılıyormuşçasına sarılıyorum. Bırakmak hiç istemiyorum, mutluyum böyle, ayırmasın hiç kimse. Sonra açıyorum gözlerimi, yok kimse orda, cansız bir yorganmış bu sadece. Hüzünleniyorum yine, doluyor gözlerim. Havaya bakıyorum, yükseklere. Derler ya hani tanrı göklerdedir diye. Bakıyorum tanrıya işte, konuşuyorum onunla, içimi döküyorum. Onun da işi gücü yok ya, dinliyor beni. Yalvarıyorum ona, söyleniyorum, kızıyorum bazen de. Bilmem duyuyor mu beni, umursuyor mu? Bilmiyorum, konuşuyorum onunla sadece, en yakın arkadaşımcasına, döküyorum içimi. Anlatıyorum kimseye anlatmadıklarımı. Eğer içimde kalırlarsa deliririm, biliyorum. Ben de kimseye anlatmayacağından emin olduğum ve güvendiğim tek kişiye anlatıyorum her şeyimi.
Dertleşmem bitince kapıyorum gözlerimi yavaşça, sevdiğim kişinin yüzünü göreyim diye. Yine ağlatıyor beni gördüğüm şey. Karanlık... Sadece karanlık. Ne bir yüz, ne bir vücut… Yok kimse orada, öyle yalnız ki kalbim, o da bıktı artık. Sonra düşünüyorum. Neden böyleyim diye? Aşkı aramaya çalışıyorum sürekli, ben kovalıyorum, o kaçıyor. Bir türlü yakalayamıyorum.
Ama aşkı sen bulamazsın ki, o seni bulur. Hep öyle değil midir filmlerde. Neden filmlerde insanları özendiriyorlar ki? Bak, yok gerçekte öyle bir şey. Hep bu filmler yaptı beni böyle…
Herneyse, konuyu değiştiriyorum. Çünkü çok duygusala bağladım.
Yani saçımı çook beğendiler. Herkes aşık oldu resmen. Ben de mutluyum halimden, çünkü ben de beğendim saçımı, beğenmeseler de önemli değildi.
Sonra bir çocuk var okula, hafif balık etli (erkeklere de söyleniyo muydu bu?) ama şeker bişey. Kızlarla geziyorduk, yanımdan geçerken "saçını kestirmişsin, çok hoş olmuş" dedi. Benim azım kulaklarda, gülerek "Teşekkür ederim." dedim. Hanım kız olarak. "Sıhhatler (böyle mi yazılıyordu ki?) olsun." dedi gülerek. Güldüm "Sağol" dedim. Ve ben bu konuşmayı neden buraya yazdım?? Ne malım di mi. Ama beni çok mutlu etti. Akşam da faceden konuştuk biraz. Ama o kadar. 1-2 hafta geçti daha da bir daha konuşmadık. Okulda yüz yüze gelince utandım (salak ben!) hemen yüzümü başka tarada çevirdim. O da bakışlarını kaçırdı. Slak ben, hala sinir oluyorum kendime. İşte böyle yani. Daha da bir araksiyorum yok erkeklerle. (Arkadaş ortamı hariç)
Bir de okulun artist çocuğu var. Geçen sene Meggie bu çocuğa yazıyordu. Ben de ne buluyosunuz bunda, tipsiz falan diyodum. Bu sene ummadığım şey başıma geliyor. Bu çocuğa garip bir yakınlık hissediyorum. Böyle ne biliim, teni çekiyo kendisine beni. Yanımdan geçerken sarılasım geliyor, zor tutuyorum kendimi. Neyse (son)bahardandır geçer...
Hayatım ne sıkıcı lan. Her hücremin sıkıldığını hissediyorum. Umarım yakında düzelir...